26 Şubat 2011 Cumartesi

ÖzKilis: Aile içinden TV ekranlarına

Fatihte Akdeniz caddesinin bir alt sokağında ÖzKilis lokantası. Akdeniz caddesi üzerinde giderken Kervan çeyiz mağazasının bulunduğu ışıklardan giriyorsunuz ve hemen ilk sola sapıyorsunuz. Gayet küçük mütevazi hatta salaş bir kebapçı. Nasıl bulduk tam hatırlamıyorum ama eniştem tavsiye etmişti galiba yanlış hatırlamıyorsam, kuzenimin eşi. İlk giden kimdi onu da hatırlamıyorum ama bu güne kadar bütün aile fertlerinin damak zevkinden geçer not almayı başardı tekrar tekrar. Biraz handikapı olan bi yer ÖzKilis. Eğer damak zevkiniz uygunsa et ve kebaptan anlıyorsanız gerçek değeriniz çözebilirsiniz yoksa alelade bir kebapçıdan çok da farklı gelmeyebilir. Aman aman bir fark göremiyebilirsiniz. Benim mekanda yemeğe başlarken ilk tercihim lebeniye çorası oluyor. Biraz farklı biraz tanıdık bir lezzet. İşin açıkçası yayla çorbasıyla yuvalama arasında kalmış bir lezzet denenmesi gereken bir tat. Ardından inceliği ile farkını belli eden kabuğundaki ve içindeki et yoğunluğuyla öne çıkan içli köftelerinden yemenizi tavsiye ederim. Tadı güzel ve geleneklere göre yapılmış. İçindeki ceviz kendini hemen diğerlerinden ayırmasını sağlıyor. Ayrıca kabuğunda bir çok seri üretimden farklı olarak patates yerine et kullanılması ve el açması olması lezzetini de arttırıyor kalitesinin yanında. Maalesef elimde ne lebeniyenin ne de içli köftenin resmi yok. Elimde resmi olan ise çoğu yerde bulamayacağınız sarımsaklı lahmacun. Taze sarımsak ile yapılan bu lahmacunun soğanlı ile farkını ilk ısırıkta anlıyorsunuz ki şahsen ben soğanlıdan daha çok severim tazesini. Son yediğimde hamuru biraz kalın gelmişti ama normal standartları genelde incecik ve kıtır kıtır pişmis kıvamdadır. Biraz kalın olmasına karşın lezzetliydi ve etli yapılmıştı. Etliden kastım harcında et kullanılmış değil üzerine yayılan et yoğunluğu gayet iyi durumdaydı.
Yanında mutlaka mekanın kendi ayranını içmenizi tavsiye ediyorum. Ayranları kıvamlı ve lezzetli. Lahmacun da yendikten sora arkasından kebap seçimi geliyor. Benim herkese tavsiyem lebeniye, içli köfte, sarmısaklı lahmacun üçlüsünün üstüne terbiyeli kuzu şiş gerçekten güzel bir final olacaktır. Kullanılan kuzu etinin kalitesi ve uzun süre terbiyede beklemesinin verdiği lezzet ve yumuşaklıkla et pamuk gibi bir kıvam almış ve ağızda dağılıyor. Altı ezmeli ve kilis tavaları da fena değil ama kuzu şişin kalitesinde değiller ama istanbulda çok fazla bulunabilinen kebap çeşitleri olmadıklarından tercih edilebilirler kaliteleri de kötü değil lezzet alınır yenilirken. Diğer kebap çeşitlerini tavsiye etmiyorum açıkçası. Beyti, adana, urfa (ki hala urfa diye bir kebap niye vardır anlamış değilim milletce acının dibine vuran bir kentin adını acısız bir kebaba vermek hangi mantığa sığar çözebilmiş değilim hakarete bile girer bence), sebzeli ve fıstıklı kebapları birbirinden pek de farklı değil. Bir kalite pırıldtısı göremedim diyebilirim. Başka kebapçılarda yiyebileceğinizden çok da farklı değil. Yazının başında işten biraz anlıyorsanız farkı görebilirsiniz dediğim nokta tam olarak da burası oluyor işte. Kebap çeşitlerinin toplu bir gösterimini de şöyle yapayım..
Şansınız varsa bulgur pilavı yerine o gün firik pilavı çıkmıştır ve o lezzetin de tadına varabilirsiniz. İyi yapılmış bol tereyağlı bir tabak firik pilavı ve kıvamlı lezzetli bir bardak ayran insana kebabı unutturabilecek bir lezzettir. Mekanın fiyatları da gayet uygundur ve ucuzdur bariz bir şekilde. Biz aile fertlerimiz arasında keşfettiğimiz ve müdavimi olduğumuz zaman fiyatlar daha da düşüktü ama NTV de gurme Vedat Milor un programında mekanı tanıtmasından sonra biraz daha yenilendi ve fiyatlar bir nebze arttı. Kesinlikle bir şımarıklıkla fiyatları tavan yapan yeni meşhur olan bazı yerler gibi değil sadece dekorasyondaki artışın fiyatlara bir ya da iki lira şeklindeki yansımasıydı. Sonuç olarak güzel kebap ve lahmacun yemek istiyorsanız tavsiye ederim ve pişman olmama garantisi verebilirim. Salaş mekanlar arasındaki favorilerimdendir..

25 Şubat 2011 Cuma

DEMETİ'DE EV ORTAMINDA MEYHANE KEYFİ

Kalabalık bir grupla çok methedilen mekanlarından birini denemeye ön ayak olmak genelde stresli bir durumdur. Mekanın sahibi olmasanız da program size ait olduğu için ister istemez gerilirsiniz. İşte uzun zamandır methini duyduğum Cihangir'deki Demeti'yi de her ihtimali göz önünde bulundurarak kurban bir grupla dün akşam test ettim. Birkaç gün öcesinden rezervasyon yaptırmama rağmen Boğaz manzaralı kısımda yer olmadığından caddeye bakan kısımda bize ayrılan masamıza doğru ilerlerken sanki bir arkadaşımızın evinin salonuna geçiyormuşuz hissine kapıldım. Hatta, bir akşam bu odayı rezerve ederek 25-30 kişilik bir ev daveti havasında keyifli bir akşam yemeği de yenilebileceği fikrini kafamın bir yerine yazdım. 

Gelelim yediklerimize... Soğuk meze dolabını görerek seçtiğimiz: Patlıcan salatası, yoğurtlu patlıcan, pazı kavurma, levrek marin lezzetliydi. Çerkes tavuğu ise sosu eksik, daha çok haşlanmış tavuk gibiydi. Sıcak humus talebimize garsonumuzun 'Maalesef ancak soğuk servis edebiliyoruz' olarak gelen yanıtına rağmen ısmarladığımız humus da tahini, tuzu ve kimyonu az humustan çok nohut püresiydi diyebilirim. Muhammara ise kötü değildi; ama çok daha lezzetlilerini de yemiştim. Domatesli kıvırcık salatasında kullanılan kıvırcığın tadından da günlük taze malzemeler kullandıklarının ipucunu almış oldum. 

Ara sıcaklara gelince: Kalamar tava pamuk gibi ve lezzetliydi. Keşke yağını da çok çekmemiş olsaydı, tarator sosu da başarılıydı. Kalamar ızgara ise kömür gibi, lastik kıvamında ve yine tarator sosla servis edilerek bizi hayal kırıklığına uğrattı. Ciğeri pamuk gibi yumuşacık ve lezzetliydi. Tereyağında karides ve karides güveç de oldukça lezzetliydi. İkisi arasındaki tek fark da zaten sadece karides güveçteki ekstra kaşardı diyebilirim. 



Son olarak ikramları olarak bize sundukları kağıtta levrek resmen ağızda dağılıyordu. Oldukça lezzetliydi ve masanın gözde lezzeti oldu diyebilirim. 


Gecenin sonunda herkesi ortamdan ve lezzetlerden memnun etmiş olduğumu görmek güzeldi. Servis de birkaç aksama olmasına rağmen Demeti'nin dostlarla ev ortamında meyhane keyfi yaşamak için ideal olduğunu söyleyebilirim; ama tabii hala benim gönlümdeki en iyi meyhane Asmalımescit'teki Cavit'tir.
ARNAVUTKÖY'DEKİ FAVORİ BALIKÇIM: ARNAVUTKÖY BALIKÇISI

Haftada en az bir kez balıkçıya gitmek nerdeyse olmazsa olmazımdır, müdavimi olduğum bazı balıkçılar dışında merak ettiğim yeni açılan mekanları da denemeye gayret ederim. İşte Arnavutköy Balıkçısı'na da tavsiye üzerine ilk defa böyle adım atmış bulundum ve ondan sonra neredeyse her hafta gider oldum.Yakında mekanın demirbaşları listesinde adımın geçeceğine inanıyorum.Eftalya'dan ayrılanların açtığı bu nezih mekanda, ilk gittiğim günden beri eğitimli bir personelden olduğu anlaşılan başarılı servis ve yediklerimdeki değişmeyen lezzet en önemli artılar oldu.

Gelelim mekanın lezzetlerine: Öncelikle ikram olarak getirdikleri mısır ekmeğini, soğanlı, balzamik sos ve zeytinyağlı domates salatası, kütür kütür salatalık ve lahana turşusu ve de közlenmiş kırmızı biberden yaptıkları baharatlı,cevizli başlangıçla bile doyulabilir derim. 


Soğuk mezelerden közlenmiş patlıcan,levrek marin,ahtapot,körili levrek sarma,maydanoz salatasını ( biraz daha nar ekşisi ilave ettirip servis ettirmenizi öneririm ), beyaz peynirli sunumuyla cibes otunu tavsiye ederim. Lakerdayı da seviyorsanız mutlaka sipariş vermelisiniz. 

Ara sıcak olarak oldukça lezzetli bir püreyle servis edilen balık köftesi gerçekten söylendiği gibi mekanın spesiyali olmaya layık. Kalamar ızgara ise fena değil ama açıkçası tam istediğim lezzette değil daha iyi marine edilip servis edilmeli. Kalamar tava genelde nar gibi kızarmış ve gereken yumuşaklıkta geliyor ama maalesef bazen panesinde yeterince tuz koymadıklarından olsa gerek dış tabakasını aşırı lezzetli bulamıyorum. Tereyağında karides sunum açısından göze hitap ediyor ama birçok balıkçıdaki, büyük ama lezzetsiz karides seçimi hatasına bu mekanın da kurban gittiğini hissettiriyor. Fener kavurmanın içinde gelen küçük karideslerden yapılsa daha güzel bir tat yakalanacağını düşünüyorum. 


Yapacağınız herhangi bir balık seçiminde lezzet yakalamamak neredeyse imkansız ve yanında servis edilen tereyağında sotelenmiş cibes otunu da denemenizi tavsiye ederim. Tatlılara gelince, sırf tatlı yemek için bile bu mekana gidilir dedirtecek kadar lezzetli alternatifler sunuluyor. Kızarmış dondurması ve kestaneli suflesi özellikle tavsiyelerimdir. Bunların dışında kabak tatlısıseverler, volkanik kek ve dondurmalı irmik helvaseverler de unutulmamış. 



Fiyat açısından da civarındaki tüm balıkçılarla hemen hemen aynı hatta belki bir nebze daha az bir tutarla karşılaşacağınızı da bilmenizi isterim. Sadece ikram olarak getirilen başlangıçların hesabınıza eklendiğini ne kadar saçma bulduğumu belirtmeden edemeyeceğim. Son olarak nezih, sıcak bir ortamda, başarılı bir servis eşliğinde meze ve balık keyfi yapmak istiyorsanız mutlaka bu mekanı test edin derim.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Limonata

Hadi bakalım kaldığımız yerden devam edelim. Bu yazımız Limonata hakkında. Aklınıza direk limon şeker su isteğe göre biraz da taze nane kombinasyonu gelmesin. Limonata İzzet Çapa'nın nişantaşı Citys de işlettiği restoranın adı. Dizaynı içeri girdiğiniz hatta giremeyip kapıda kuyrukta beklediğiniz ilk dakikadan itibaren ÇapaMarka bünyesinde bir yere geldiğinizi fazlasıyla hissettiriyor. Bir cuma akşamı gittim abim ve kuzenlerimle. Cuma akşamı olduğu için tabii olarak yer bulamadık ve kapıda sıra beklemeye koyulduk adımızı yazıdrdıktan sonra. Kapıda karşılayan kız o kadar içten ki sanki o uzun bekleme periodundan sonra oda sizle oturup bi drink alıcakmış gibi sabırsızlıkla bekliyor yer bulamadığınız her dakika sizinle morali bozulup biraz da sinirleniyor. Sıcak karşılama gerçekten hoşumuza gitti içerde kasıntı insanların olduğu bi yerde kapıda bu kadar sıcak karşılşanmak alakadar olunmak insanı sevindiriyor. Bekleme süreci bitti masamız ayarlandı oturduk sonunda. mekanın içi gerçekten güzel dekore edilmiş. Eski mekanlarında da olduğu gibi nerden bulmuşsa bir sürü antin kuntin antika oyuncak vs bulmuş mekanı bezemişler yine ama bu kötü bir kasıntılık yaratmıyo insanda daha çok rahatlıyor. ahşap dekorasyonlar seçmişler ve ahşabın açık renklerini tercih etmişler bi ev sıcaklığı var valla ne yalan söliim. Mekan güzel dekorasyon ambiyans on numara ama bi sorun var. Eğer benim gibi normal insan standartlarının üzerinde bir iriliğe sahipseniz ve şansınıza ufak sandalyeli masalardan gelirse biraz sıkıntı çekebilirsiniz. Ama onun da çaresi var. Demin kapıda sizinle beraber eziyet çeken kız vardı ya ona bir rica edin normal insan ebatlarında sandalyeli bir masaya geçmek istiyoruz diye boşalır boşalmaz ayarlıyorlar alaka iyi yani.

Yerimize oturduk rahat da ettik e kapıda bekleyince karnımızda açıktı iyice bi yemek söyliyelim. kuzenlerden biri tavuklu sezar salatalarından istedi onun kendi klasiği olarak. İstanbulda ne kadar çesit tavuklu sezar yediğinin sayısını o bile unuttu biz zaten saymayı bırakalı çok oldu =). Ama tecrübe işe yarar tabiki sunumları yemeği zorlaştırdığı için klasik salata tabağında istedi salatasını daha önce de yemekte zorlandığı için bu sefer eziyet çekmiyim dedi. Zira yemesi zor sunum şöyle oluyor.
Onun yerine klasikleştirilen sunum işe böyle oluyor..
Yemesi rahat ve lezzeti gayet yerinde olan salatanızı hem zevkle hem de kolaylıkla yiyebiliyorsunuz. En azından kuzen öyle söylüyor. Bizim masamızda yenmedi ama daha evvel yiyen tanıdıklar beğendiklerini söylediler o yüzden yazıya Cafe de Paris soslu Steak i de ekliyorum sunumu gayet hoş ve lezzeti gayet yerinde. Çapanın mekanlarının en seviğim özelliklerinden birini taşıyor bünyesinde. Bazı bütçelere pahalı gelebilir ama verdiğiniz paranın karşılığından fazlasını aldığınız kesin en azından. Etin lezzeti ve sosun kıvamı ve tadı herşeyi özetliyor denemenizi tavsiye ederim. İşte o tabak..
Bir diğer yemeğimiz bir diğer kuzenimin yediği milyoner tavuk. Adı değişik gelebilir ama amiyane tabiriyle yarım tavuk kendileri. sunumu pek başarılı değil aslında beklenenin çok altında. yanında garnitür olarak salata ve kızarmış ekmek var denilmesi ve diğer tabakların biraz daha afili olması beklentileri yükselttiğinden de olabilir ama karar size kalsın. Ha bu arada sunumu kötü olabilir ama lezzet bakımından hiç bir eksiği yok çok da lezzetli ve doyurucu bir tabak..
Gelelim benim ve abimin seçtiği yemeğe yani ilk yiyişte mekandaki favori yemeğim olan Fırınlanmış Mozarellalı Tavuk Milanese. Sunumu güzel tavuk uzerine biber sos patlıcan dilimi ve üzerine mozella peyniri koyularak fırınlanmış ve çok güzel bir lezzet ortaya çıkmış. Yanında salata ve patates kızartması ile geliyor. Patates salatası ile nasıl olur onu denemek istedik fakat restoran tabakları modifiye etme imkanı sunmuyor size fakat içinde alerjiniz olduğu ya da istemediğiniz birşey varsa çıkarabiliyorsunuz fakat ekleme ve değiş tokuş serbest değil. Biz de bir bilinen olduğu aşikar deyip elleşmedik adamlara bırakalım işlerini yapsınlar dedik ve sonuçtan da bir hayli memnun kaldık. Tavuk Milanese izimiz tam olarak şöyle görünmektedir yiyecek olanın gözünden..
Yemeklerimizi yedik bir hayli de doydul hatta şiştik rahatça da bir masaya geçebildik sıra geldi kahvelere sodalara. Soda ve su çeşitleri bir hayli geniş kızılaydan akminaya pellegrino ya kadar seçebiliyorsunuz sular ise daha çeşitli. Kestaneden erikli ye hatta voss a kadar yükseliyor kalibre. Bir pellegrino sonra da türk kahvesi denedim. Türk kahvesi vasat her yerde içebileceğiniz bir kahve zaten ben de çok ekstra bir kahve beklemiyordum açıkçası. Kahvelerle sodalarla hazmı hızlandırdıktan sonra çok geniş ve insanı resmen kışkırtan tatlı reyonuna doğru yan yan ilerlemeye başladık. İlk önce frambuazlı cheesecake denedik ama çok başarılı bulmadık açıkçası. Üzerindeki frambuaz şurubu katı lastik gibi olmuştu ve kolay yenmiyordu. Tazeydi taze olmasına ama daha iyi olabilirdi..
Bu başarısız seçimi ört bas etmek için bir de başka bir şeyler deneyelim dedik ve uzun düşünce ve tartışmalar sonucu sexy chocolatte istemeye karar verdik. Tam anlamıyla chocolatte =). Tatlı ihtiyacınız üst düzeye çıktığında bile sizi tatmin ediyor. Normal bir insanın bir haftalık tatlı ihtiyacını karşılar bence. Lezzetli başarılı ve tepeden tırnağa çikolatadan oluşuyor..
 Bu arada abim gibi ne kadar tatlı yeseniz de tatlıya doymuyorsanız üzerine çikolata sos da ilave edebiliyorsunuz ama tavsiye etmiyoruz şeker komasına sokabilir =). Sos eklenmiş hali de şöyle oluyor efendim..
Sonuç olarak mekanı hem ambiyans hem de yemeklerin lezzeti  olarak çok beğendim. Tatlı menüsü insanı cezbediyor ve üstüne üstlük servisi hem hızlı hem de alakadar oluyorlar ilgililer. Tavsiye edilir kış aylarında gidilmesi gereken sıcak bir ortam. Baharda nasıl olur bilemem ama gidip gördükten sonra yazıyı update edicem merak etme panpa..